Türk Akrobasi Timi Hakkında

1911'DEN TÜRK YILDIZLARINA ÇİFT BAŞLI KARTAL FİGÜRÜOrta Asya Türk inancına göre,insanlara gökyüzü ve yeryüzü yolculuklarında refakat eden koruyucu varlıklar kuş şeklindedir.

OYAK ÜYELERİNE ÖZEL OTOMOBİL KAMPANYASI

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

29 Aralık 2011 Perşembe

GÜL'DEN EMEKLİ VEKİL ZAMLARINA VETO


Cumhurbaşkalığından yapılan açıklamada, veto kararının gerekçeleri arasında,kamu vicdanında yol açtığı rahatsızlık gösterildi.

Açıklamada söz konusu kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na geri gönderilmesinin gerekçeleri şöyle sunuldu:Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 23/12/2011 tarihinde kabul edilen 6262 sayılı“Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” incelenmiştir.

İncelenen Kanun ile, diğer hususların yanında dışarıdan atanan bakanların ve milletvekillerinin emeklilikleri ile ilgili düzenlemelere de yer verildiği görülmüştür.

Anayasanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yolluklarını düzenleyen 86 ncı maddesinde 21/11/2001 tarihli ve 4720 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları yanında emekliliklerinin de kanunla düzenlenmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklilerinin Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile ilgilendirilerek üyeliği sona erenlerin de ilgilerinin devam etmesi öngörülmüştür. Böylece, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik işlemleri Anayasal dayanağa kavuşturulurken, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile ilgilendirilmeleri suretiyle de, farklı sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgi kurulmasından doğan emeklilik haklarına ilişkin farklılığın giderilmesi, aynı emeklilik hak ve imkânlarına tâbi olmaları sağlanmıştır.

Ayrıca bu maddenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve yollukların, kendilerine sosyal güvenlik kuruluşları tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemeler varsa bunların kesilmesini gerektirmeyeceğini hükme bağlayan ikinci fıkrası da, ilk fıkradaki değişikliğe paralel olarak, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı tarafından bağlanan emekli aylıklarının kesilmemesini sağlayacak şekilde değiştirilmiştir.

Anılan Anayasa değişikliğine ilişkin Anayasa Komisyonu Raporunda, yasama organı üyelerinin, siyaset kurumunun yapısı ve uzun süreci içinde saygınlıklarını emeklilik dönemlerinde de sürdürmek durumunda oldukları ve milletvekilliğinden sonra da toplumsal sorumluluklarının devam ettiği; siyasetin ve milletvekilliğinin sadece ekonomik durumları yüksek düzeyde olanların uğraş alanı olmaktan çıkarılması amacıyla da milletvekillerinin ve emeklilerinin durumlarının bir bütünlük içinde ele alınmasının gerektiği belirtilmiştir.

On sene önce yapılan söz konusu Anayasa değişikliğine rağmen, bunun gerektirdiği yasal düzenlemelerin gerçekleştirilememesi sebebiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ve hatta Başkanlarının emekli aylıkları arasında önemli farklılıklar oluşmuştur.

GEREKÇE ANLAŞILAMAMIŞTIR

İncelenen Kanunla 5510 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinde yapılması öngörülen değişikliğin, Anayasanın 86 ncı maddesinde 2001 yılında yapılan değişiklikle yasama organına tanınan düzenleme yetkisi çerçevesinde gerçekleştirildiği ve bu suretle, emekli milletvekillerinin almakta oldukları aylıklar arasındaki eşitsizliğin giderildiği anlaşılmakta ise de, çerçeve 16 ncı madde ile 5510 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 38 inci maddenin birinci fıkrasında, 43 üncü maddede yapılan değişiklikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve dışarıdan bakanlık görevlerinde bulunanlara veya bu görevleri herhangi bir sebeple sona erenlere ödenecek emekli aylığının belirlenmesine esas % 42’lik oranın 31/12/2020 tarihine kadar % 60 olarak uygulanacağının hükme bağlanmasının gerekçesi anlaşılamamıştır.

Yasama organının söz konusu oranların belirlenmesi konusunda takdir yetkisi bulunmakla birlikte, emekli aylığının belirlenmesine esas olan oranın sekiz yıllık bir süre için yüksek oranda artırılarak uygulanmasının kamu vicdanında da rahatsızlığa yol açtığı görülmektedir.

Bu sebeple, incelenen Kanunun çerçeve 16 ncı maddesinin yeniden değerlendirilmesinde yarar görülmektedir.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 6262 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 16 ncı maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.”

Diyarbakır ve Yüksekova'da olaylar çıktı


Şırnak'ın Uludere ilçesi'nin sınır kesiminde hava operasyonunda 35 kişinin ölmesinin ardından Diyarbakır ve Yüksekova olaylar çıktı. Göstericilerle güvenlik güçleri arasında gerginlik yaşandı. Güvenlik güçlerinin göstericilere müdahale etmemesini isteyen BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, ‘Bırak vatandaş biraz yürüsün. Molotof atıyor, bırak atsın. Attığı dükkan kimin benim dükkanım. Emniyet bu kadar yakına girmesin, uzaktan kontrol etsin, vatandaş biraz deşarj olsun’ dedi. Bu arada Taksim'de de toplanan yüzlerce kişi oturma eylemi yaparak olayı protesto ediyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava operasyonunda 35 kişinin ölmesi, Diyarbakır'da protesto edildi. Diyarbakır BDP il binası önünde öğlen saatlerinde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, 'Katil hükümet', 'Katil devlet', 'İntikam' sloganları atarak Koşuyolu Parkı'na kadar yürüyüşe geçti. Yüzleri maskeli olan ve ellerinde molotof kokteylleri bulunan gençlerin öncülük ettiği yürüyüşe, polis izin vermeyince gerginlik çıktı.

YÜRÜYÜŞ İÇİN NİYE İZİN VERMİYORSUNUZ
Göstericilerin arasında bulunan yüzü maskeli gençlerin havai fişekler ve molotof kokteyleri atması üzerine, çevik kuvvet ekipleri panzerler eşliğinde göstericilere göz yaşartıcı bomba ve tazyikli suyla müdahale etti. BDP il binasının önü ve Bayındırlık Caddesi bir anda savaş alanına dönerken, olay yerine gelen BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan polislerle görüşerek yürüyüşe izin verilmemesine tepki gösterdi. Milletvekili Tan, "Yürüyüşe niçin izin vermiyorsunuz? Katliam olmuş 36 kişi ölmüş, insanlar demokratik hakkını kullanarak yürümek istiyor. Kim buna izin vermiyor?" dedi.

Polis müdürleri ise uyarıda bulunmalarına rağmen grubun içinde örgütü simgeleyen bez parçaları bulunduğunu, yürüyüşün illegal olması nedeniyle izin vermediklerini, grubun kendilerine saldırması nedeniyle müdahale etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Polis Müdürleri, "Biz uzaktan grubun dağılması için uyarı yaparken bize iki ses bombası atıldı" dedi.

MİLLETVEKİLİ, "BIRAKIN MOLOTOF ATIP DEŞARJ OLSUNLAR"
Polis müdürlerinin bu açıklamaları üzerine Milletvekili Tan, şunları söyledi:

"Vatandaş bir tepki ortaya koyuyor, vatandaş yürüse ne olacak. Şimdi bunların taş attığı kim? Attığı sokak dükkana biz zarar verilmesini istemiyoruz, ama o dükkan sahipleri de amcalarının oğlu, teyzesinin oğludur. Tabii ki biz olay çıkmasını istemiyoruz, taş atılmasını istemiyoruz. Ama farzet ki attı, kendine zarar veriyor. Bırakın kendine zarar veriyor. Niye müdahale ediyorsunuz. Ilımlı olmak lazım, biraz mesafeli kalmak lazım. Sel kalktığı zaman o suyu temizlemek lazım. Karşı çıkıldığı zaman daha fazla olay çıkar. Bırak vatandaş biraz yürüsün. Molotof atıyor, bırak atsın. Attığı dükkan kimin benim dükkanım. Emniyet bu kadar yakına girmesin, uzaktan kontrol etsin, vatandaş biraz deşarj olsun. Dünyanın her yerinde oluyor bunlar. Biz Efkan Ala, Hüseyin Avni Mutlu dönemini de gördük. Diyarbakır Valisi Efkan Ala, emniyet görevlilerini 3 gün çekti. Cana gelmesin mala gelsin dedi. Ve bence büyük olayları önledi ve başarılı oldu. Yarın 100 bin kişi burada organize edilse nasıl engelleyeceksiniz. Savaş mı çıkacak doğru değil bunlar. Ben seçilmiş bir adam olarak diyorum ki 5 kilometre yürüyeceğim burada. Buna karar veren kim. Ben vatandaşla yürüyeceğim. Bu yasağa karar veren kim? Bizi üzseniz siz de üzüleceksiniz, korkmayın."

Polis yürüyüşe izin vermezken, BDP il binası önündeki olayları görüntülemek isteyen gazetecilere yüzleri maskeli gençler "faşist medyayı istemiyoruz" diyerek saldırdı. Gazeteciler, olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldı. Bayındırlık Caddesi üzerinde olaylar devam ederken, bir polis helikopteri ise kenti üstten sürekli gözetim altında tuttu.

Olayların yatışmasından sonra BDP otobüsünden yapılan anonsta, yarın saat 12.00'da yürüyüş yapılacağı ve herkesin bu yürüyüşe katılması istenirken, il binası önünde göstericilere tazyikli su sıkarken bir tekerleği çukura giren bir TOMA panzeri ise çekiciyle kurtarıldı.

YÜKSEKOVA'DA DA OLAYLAR ÇIKTI
Hakkari Yüksekova'da ise BDP Hakkari Milletvekili Esat Canan, BDP İlçe Başkanı Rustem Demir’in de aralarında bulunduğu yaklaşık 1000 kişi, Yüksekova-Şemdinli yol ayrımında toplandı.

Grup adına basın açıklaması, Milletvekili Canan tarafından okundu. Canan, bunun bir katliam, sorumlusunun Ak Parti hükümeti olduğunu öne süren, hesabının sorulacağını belirten Canan, İçişleri Bakanının da derhal istifa etmesi gerektiğini söyledi. Yapılan basın açıklamasını ardından kalabalık slogan atmaya başlayınca çevrede geniş güvenlik önlemi alan polis, müdahalede bulundu. Polis göstericileri gözyaşartıcı bomba ve basınçlı su kullanarak dağıtmaya çalışırken, göstericileri ise taş atarak karşılık verdi. Olaylar cadde ve sokaklarda devam ediyor.

ŞIRNAKTAKİ 35 ÖLÜ İÇİN HÜKÜMETTEN BAŞSAĞLIĞI GELDİ


Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları dün gece Irak sınırında PKK’nın terör yuvalarına yönelik hava operasyonu gerçekleştirdi. Genelkurmay'dan olayla ilgili açıklama geldi. AK Parti'den de ilk açıklama Hüseyin Çelik'ten geldi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, MKYK sonrası açıklamalarda bulundu.Çelik, "Ölenler arasında gazi çocuğu da var" dedi.
İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları:

Hakkari’nin Uludere ilçesinin Ortasu köyü ile Haftanin bölgesi arasında bir yerde, bir grup terörist zannedilerek TSK Hava Kuvvetleri tarafından oraya bir saldırı düzenlemiştir. 35 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Ailelerine Allah’tan rahmet diliyorum.

MALUM BİR OPERASYON VARDIR

Heronların yaptıkları tespitlere dayanılarak yapılan malum bir operasyon vardır. Şırnak valiliğinden ve devlet görevlilerinden aldığımız bilgilere göre bu insanların sigara kaçakçılığı ile uğraşan insanlar olduğu bilgisi vardır.

Bu aşamada çok ileri ifadeler kullanılması belki doğru olmayacaktır. Eğer yapılan bir hata varsa, yanlış varsa, kusur varsa, hukuk devleti mantığı içerisinde bu tespit edilecektir ve şüphesiz ki bunun gereği neyse bu yapılacaktır.

MAKSADINI AŞAN İFADELER KULLANANLAR VAR

Ama bu insanların terörist olmadıkları, kaçakçılık yaptıkları tespit edilmiştir. Bu insanların yüzde yüz kaçakçılık yaptıkları tespit edilse bile bu insanların bombalanmaları gerekmiyor. Çok maksadını aşan ifadeler kullananlar var. Onları kendi beyanlarıyla baş başa bırakıyoruz.

Şırnak Valiliği, savaş uçaklarının sınırın Irak tarafındaki Sinat- Haftanin kesimindeki bombardımanda ölenler olduğu haberleri üzerine Kriz Merkezi oluşturdu. İlk aşamada ölü sayısının 20’nin üzerinde olduğunu açıklayan Şırnak Valiliği’nden öğle saatlerinde yapılan yazılı açıklamada, "Irak’ın ilimiz Uludere İlçesi’ne yakın sınırında 28.12.2011 çarşamba günü gerçekleştirilen hava harekatı sonucunda 35 kişi hayatını kaybetmiş 1 kişide yaralanmıştır. Konu ile ilgili gerekli adli ve idari tahkikat başlatılmıştır" denildi.

ÖLENLER ARASINDA GAZİ ÇOCUĞU DA VAR

Bunların içinde korucu çocuğu, bir gazi çocuğu vardır. Olay üzücü bir olaydır. Buradaki adli soruşturmanın bitmesini beklemek gerekir. Partimiz adına üzüntülerimizi ifade ediyoruz. bir hata bir kusur, bir yanlış, bir eksiklik varsa bu örtbas edilmeyecektir. Gereken neyse yapılacaktır.

KASIT SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Burada bir kasıt söz konusu değildir. bunu 33 kurşuna benzetenler çok artniyetli ve ideolojik olarak bakıyorlar.

Yapılan araştırmalar, incelemeler işin gerçek mahiyetini ortaya koyacaktır. Sizler de bizlerde son sözlerimizi o zaman söyleyeceğiz.

Sayın Başbakanımızın talimatıyla vefat edenlerin otopsilerin yapılması için Malatya’ya götürülmesine engel olunmuş, adli tıp’ın tüm imkanlar Şırnak’a götürülmüştür.

KORUCU VE ÖĞRENCİLER VAR

Ölen 35 kişi arasında geçici köy korucuları ile öğrencilerinde bulunduğu öne sürülürken, 3 cesedin Şırnak Devlet Hastanesi’nde olduğu, diğerlerinin köylüler tarafından olay yerinden alındığı belirtildi.

Köylülerin katır sırtında ve traktörlerle önce Irak sınırının sıfır noktasındaki Ortasu Köyü’ne getirilen cesetler, buradan daha büyük köy olan Gülyazı’ya Köyü’ne götürüldü. Köylüler, otopsinin köydeki Sağlık Ocağı’nda yapılmasını istedi.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Öcalan mağaraların sırrını açıkladı


Güneydoğu Anadolu’da ortaya çıkartılan PKK mağaralarıyla ilgili konuşan Osman Öcalan, Kuzey Irak’taki mağaralarda 500 kişinin aynı anda eğitim alabildiğini söyledi. Bugün'ün haberine göre, Türkiye’deki mağaraların ise operasyon öncesi ve sonrasında saklanmak için kullanıldığını anlattı.
Son günlerde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da birbiri ardına ortaya çıkartılan PKK sığınak ve mağaralarının operayon öncesi ve sonrası saklanmak için kullanıldığını söyleyen Osman Öcalan, Kuzey Irak’ta 500 kişilik mağaralar olduğunu belirtti. Öcalan sözlerine şöyle devam etti; “PKK’nın kullandığı mağaralar, Türkiye içindekilerle sınır dışındakiler farklı mahiyettedir. Türkiye tarafındakiler yeni yapılmış mağaralardır ve bunlar eylem sonrasında çekilme yerleridir. Bir eylem öncesi veya sonrası dinlenme ve ön hazırlık aşamaları orada geçer. Türkiye’deki mağaraların yapımında dinamit kullanılmıyor. Daha çok kazma kürekle çalışılarak hazırlanıyor. Şırnak’taki 7 katlı mağara eskiden kalmış ve tarihte de çeşitli nedenlerle kullanılmış bir mağaradır. “Mağaralarda yaşam tabii ki zordur. Bu nedenle çok zorunlu olmadıkça oralara girilmez. Zaman zaman kullanılır yani sürekli olmaz. Geçiş güzergahlarında kullanılan, operasyonlar sırasında saklanılan sonra çıkılan alanlardır.

BASINÇTAN ETKİLENMEZ

Kuzey Irak’taki mağaralar ise daha çok eğitim amaçlı kullanılıyor. Eğitim ve muhtemel operasyon zamanlarında sığınılan yerlerdir. Irak’takiler 500 kişinin dahi oturup eğitim aldığı, tartıştığı yerlerdir. Üstleri en az 50-100 metre kayalık olan, ağzı kamuflajlı, içi labirentler biçiminde olur. Dış saldırıya karşı da korunaklı bir haldedir. Bu nedenle basınç etkilemez. Birkaç ayrı çıkışları da vardır. Her 50 metrede bir çıkış yerleri bulunur. Kısacası her türlü saldırıya karşı hazırlıklı şekilde donatılmıştır, saldırıda isabet alsa dahi etkilenmez.”

PKK kırsalda zayıflayacak

Türkiye’de güvenlik birimleri arasında bir koordinasyon var. Bu temelde yürütülen saldırıya karşı PKK klasik gerilla savaşı uyguluyor. Bunun bittiğini 2003’te söylemiştik. Şimdi PKK epeyce kayıp verdi ve zayıflayacak.

YAŞAMAK ÇOK ZOR

Osman Öcalan mağarada yaşamanın çok zor olduğunu söyledi. O yüzden PKK’lılar ancak geçici olarak mağaralara sığınıyorlar.

Hristofyas: Doğalgaz bulundu


Kıbrıs Rum kesimi Doğu Akdeniz'de sondaj yapılan bölgede yaklaşık 200 milyar metreküp doğalgaz bulunduğunu açıkladı.Güncelleme:28 Aralık 2011 17:20
LEFKOŞA (A.A) - Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Rum yönetimin tek yanlı ilan ettiği sözde "Münhasır Ekonomik Bölgesi" (MEB) içinde yer alan ve "Afrodit" olarak adlandırılan 12. parselde, sondaj çalışması yapan Noble Energy şirketinin, "5861 metrede temiz doğalgaz bulduğunu, araştırmanın ilk sonuçlarına göre 12. parselde, 140 ila 230 milyar metreküp doğalgaz olabileceğini" açıkladı.

MEB'deki 12. parselde doğalgazın bulunduğunu duyuran Hristofyas, bunun "Kıbrıs" için "tarihi bir an olduğunu" söyledi.

Rum haber ajansına göre Hristofyas, Rum başkanlık sarayında konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 12. parselde, Noble Şirketi tarafından yapılan sondaj çalışmalarının sonuçlarının olumlu olduğunu belirtti.

Subay itiraf etti: Bize yanlış yeri arattılar


Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopterin uzun süre neden bulunamadığına ilişkin tartışmaları bitirecek önemli bir gelişme yaşandı. Bir subay her şeyi anlattı.Güncelleme:28 Aralık 2011 19:19
Zaman gazetesinde yer alan iddialara göre, arama kurtarma faaliyetlerine katılan bir subayın, soruşturmayı yürüten savcılara o gün yaşananlara ilişkin bir mektup gönderdiği öğrenildi. "Şu an itibarı ile ismimi yazmamamı mazur görmenizi rica ediyorum." diye başlayan mektupta, helikopterin düştüğü gün GSM şirketlerinin verdiği koordinatlar ışığında hazırlanan haritaların sümenaltı edildiği iddialarını güçlendiren ifadeler yer alıyor.

Kendilerine günlerce alakasız yerlerde arama yaptırıldığını belirten subay, "Enkaza ulaşım, bilinçli bir şekilde engellendi. Arama tarama yaptırılan yerlerin alakasızlığını, Genelkurmay Karargâhı'ndan gönderilen ve enkazın yerini çok küçük bir alanda net olarak gösteren bir haritanın varlığını öğrenmekle anladım." diyor.

Helikopterin düşmesinin ardından Genelkurmay Karargâhı'ndan, Adana Jandarma Bölge Komutanlığı ve Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı'na krokilerin gönderildiğini anlatan meçhul subay, bu haritanın ilgili komutanlar tarafından bilinçli olarak kaale alınmadığına dikkat çekiyor.

Meçhul subay, mektubunda süreci şöyle anlattı: "Bu krokilere konu, Turkcell ve Avea operatörlerinin kaza bölgesinden alınan sinyalleri gösteren yerin kesişme noktasıdır. Bu alan sonradan enkazın bulunmasıyla anlaşıldığı üzere enkazı tam ve doğru olarak tespit edecek hüviyette bir noktadır. Hatta bir köylünün 156 Alo Jandarma'ya yaptığı ihbarın gösterdiği nokta aynı noktayı göstermekteydi

MGK'dan Fransa açıklaması! Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sona erdi.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen MGK toplantısı, yaklaşık 5 buçuk saat sürdü.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yayımlanan bildiride, Fransa Parlamentosunda kabul edilen yasa teklifinin toplantıda tüm boyutlarıyla ele alındığı belirtilerek, ''Tarihin parlamentoların alacakları yanlı kararlarla yeniden yazılmasının yanlışlığı bu kanun tasarısıyla daha vahim bir şekilde görülebilmiştir. Fransa'da, aklı selimin hakim olması ve bu hatalı adımdan geri dönülmesi yönündeki beklentimiz sürmekle birlikte, tasarının kanunlaşması durumunda bu haksız tasarrufa her şekilde karşı çıkılması kararlaştırılmıştır'' denildi.

MGK toplantısının ardından yayımlanan bildiride, Fransa'da iktidar partisi tarafından gündeme getirilen ve 22 Aralık 2011 tarihli ulusal meclis oturumunda hükümet temsilcisi tarafından da açıkça desteklenerek kabul edilen yasa teklifinin tüm boyutlarıyla ele alındığı belirtildi.

Bildiride, anılan yasanın ifade özgürlüğüne, bilimsel çalışmalara ve ilgili uluslararası hukuk kurallarına aykırılığına dikkat çekilerek, bu gelişmenin iki ülke arasındaki tarihe dayanan dostluk ilişkilerine büyük bir darbe vurduğunun kaydedildiği vurgulandı.

Bildiride şöyle denildi:

''Bu konuda hükümetin bu aşamada açıkladığı ve Fransa'nın atacağı adımlara bağlı olarak benimseyebileceği ilave tedbirlerin kararlılıkla uygulanmasının önemi vurgulanmıştır. Tarihin parlamentoların alacakları yanlı kararlarla yeniden yazılmasının yanlışlığı bu kanun tasarısıyla daha vahim bir şekilde görülebilmiştir. Fransa'da, aklı selimin hakim olması ve bu hatalı adımdan geri dönülmesi yönündeki beklentimiz sürmekle birlikte, tasarının kanunlaşması durumunda bu haksız tasarrufa her şekilde karşı çıkılması kararlaştırılmıştır.''

31 Ekim 2011 Pazartesi

Yeni Trafik Sigortası Fiyatları 2012


ZORUNLU KARAYOLU TAŞIMACILIK MALİ SORUMLULUK SİGORTASI


Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasında, diğer adıyla Zorunlu Trafik sigortasında tedavi giderleri ile sakatlanma ve ölüm teminatı, 1 Ocak 2012 yılından itibaren kişi başına 150 bin TL’den 225 bin TL’ye çıkarıldı.



Kaza başına teminat miktarı da 1 milyon 50 bin liradan 1 milyon 575 bin liraya yükseltildi.



Minibüs (8-14 kişilik) için tedavi ile sakatlanma ve ölüm teminatı kişi başına 150 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına 2 milyon 100 bin liradan 3 milyon 150 bin liraya çıkarıldı.


Otobüs (15-29 kişilik) için tedavi ile sakatlanma ve ölüm teminatı kişi başına 225 bin lira, kaza başına 6 milyon 525 bin lira, 30 ve üzeri koltuklu otobüsler için ise tedavi ile sakatlanma ve ölüm teminatları kişi başına 225 bin lira, kaza başına 11 milyon 250 bin lira olarak belirlendi.


ZORUNLU KOLTUK FERDİ KAZA SİGORTASI


Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortasında da teminat miktarları 2 katından fazla artırıldı. Taşımanın yapıldığı motorlu kara taşıtındaki görevli sürücü ve yardımcıları ile yolcu koltuk başına, sağlık giderleri ile sakatlanma ve ölüm durumlarında teminat tutarı 57 bin 500 liradan 150 bin liraya çıkarıldı.


TEHLİKELİ MADDELER ZORUNLU SORUMLULUK SİGORTASI


Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı ile Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası tarifeleri de düzenlemeye tabi tutuldu.


Buna göre, tehlikeli maddelerin üretim, depolama ve toptan satışı ve kullanımı ile uğraşan iş yerlerinin asgari teminat karşılığı yaptıracakları sigorta tutarları, tedavi giderleri ve daimi sakatlık ölüm durumlarında kişi başına 200 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına ise 800 bin liradan 1 milyon 125 bin liraya çıkarıldı.


Piroteknik malzemeler ile kibrit, her türlü ispirto ve alkol hariç diğer tehlikeli maddelerin perakende satışı ile uğraşan iş yerlerinin ise yaptıracağı sigorta teminatı miktarları, tedavi giderlerinde veya daimi sakatlık ölüm durumlarında kişi başına 200 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına 1 milyon 600 bin liradan, 2 milyon 250 bin liraya yükseltildi.


Tehlikeli maddelerin taşınması veya dağıtımına yönelik taşıma işleminde de demiryolu ve karayolu taşıtları kullanıldığında asgari teminat üzerinden yaptırılacak sigorta tutarları, kişi başına 200 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına 3 milyon 200 bin liradan 4 milyon 500 bin liraya; taşıma işlemi, denizyolu, havayolu taşıtları ve boru hattı ile yapıldığında da kişi başına 200 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına da 4 milyon 800 bin liradan 6 milyon 750 bin liraya yükseltildi.


Tehlikeli atıkların kullanımı ile uğraşan iş yerlerinde atıkların enerji üretimi amaçlı kullanımında tedavi ile sakatlanma ve ölüm teminatı kişi başına 225 bin lira, kaza başına 2 milyon 250 bin lira asgari sigorta teminatı yaptırılacak.


Tehlikeli atıkların geri kazanım ve bertarafında asgari sigorta teminatı tutarı, tedavi ile sakatlanma ve ölüm teminatı kişi başına 225 bin lira, kaza başına da 6 milyon 750 bin lira olacak.


Tüpgaz zorunlu mali sorumluluk sigortası ise, maddi zararlarda kaza başına 35 bin liradan 45 bin liraya, tedavi giderleri ile daimi sakatlık ve ölüm halinde kişi başına 175 bin liradan 225 bin liraya, kaza başına 700 bin liradan 1 milyon 125 bin liraya çıkarıldı.

Read more: http://www.memurvadisi.com/2011/10/yeni-trafik-sigortas-fiyatlar-2012.html#ixzz1cMvPBdPd

Devlet Memurlarındaki 399 ile 657 Arasındaki Farklar ve 4/B Kadrolar


ÇALIŞANLAR VE ADAYLARIN DİKKATİNE: MEMURLAR İLE KİTLERDEKİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL ARASINDAKİ FARK
Bu yazı hem KPSS adayları hem KİT lere geçmek isteyen kamu çalışanları için önem arz etmektedir. KİT lerdeki personel rejimi normal kamu kurumlarından farklılıklar arz etmektedir. KİT lerdeki personel 399 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye tabi olarak istihdam edilmektedir. KİT lerde istihdam edi
len en büyük kategori sözleşmeli personeldir. Aşağıda sözleşmeli personel ile memurlar arasındaki farklar belirtilmeye çalışılmıştır.

MALİ OLARAK:
399 sayılı KHK na tabi sözleşmeli personelin ücretleri genel olarak memur olarak çalışanlardan daha yüksektir. Burada bir rakam belirtmek doğru olmamakla beraber örnek olması açısından 2006 yılına ilişkin bir tespiti iletmek gerekir. Bu tarih itibariyle KİT lerde En düşük ücretin 1.000 YTL civarında olduğunu belirtebiliriz. Oysa KİT lerin dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında memur olarak çalıştırılmakta olanlara yapılan en düşük ücret 640 YTL civardır. Bunların dışında yine KİT lerdeki sözleşmeli personelin aldığı sicillerdeki başarı puanlarının yüksekliği ile bağlantılı olarak almakta oldukları ücretleri % 8 varan oranlarda artabilmektedir. Bunun dışında diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki personelin de yararlanabilmesine karşılık Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından başarının elde edilme durumunda da KİT lerdeki sözleşmeli personelin ücretinin yine oransal olarak bir miktar artması mümkündür.
Bazı KİT lerde ise ücret yukarıda verilmiş olan ortalamanın da üzerindedir. Kendi içlerinde de ücret yapıları standart bir yapıya sahip değildir. Memurlar için bu imkanlar bulunmamakla beraber bazı kurumlarda çeşitli adlar altında ek ödeme kalemleri vardır. Fakat ortalamaya vurulduğu takdirde KİT ile memurlar arasındaki ücret farklarına dair burada yapılmış olan ifadelere vurgu yapılabilir.
SOSYAL İMKAN OLARAK:
KİT ler kendi bütçelerini kendileri hazırlayan ve daha çok üretime dönük olarak faaliyette bulunan icracı kuruluşlardır. Piyasa koşullarında daha yakın olarak faaliyette bulunmaktadır. Bu nedenle diğer kamu kurumlarından daha kolay olarak harcama yapabilmektedirler. Bu durumdan dolayıdır ki genel olarak bütün KİT lerin personelinin sahip olduğu sosyal imkanlar memurlarla kıyaslanmayacak derecede daha iyidir. Kurumların sahip oldukları donanım genel olarak daha iyidir . Lojmanlar görece daha fazladır. KİT lerin kamp, misafirhane gibi imkanları daha yüksektir. Hemen hemen bütün KİT lerde servis imkanı vardır. Oysa memurlar için bu tür imkanlar çoğu kez yoktur.
DİĞER KURUMLARA GEÇEBİLME OLANAĞI AÇISINDAN:
Bu imkan memurlar lehine olan bir durumdur. Memurlar, KİT lerin deki sözleşmeli personel pozisyonlarına yıl içerisindeki atanabilmekle beraber sözleşmeli personel için bu imkan yoktur. KİT lerdeki sözleşmeli personeller ancak başka bir KİT e atanabilir. Oysa memurlar hem diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki boş memur kadrolarına naklen atanabilirler hem KİT teki durumlarına uygun olan boş sözleşmeli personel pozisyonlarına atanabilirler. Bu açıdan kıyaslandığı takdirde memur olarak çalışmakta olanların çok geniş imkanlara sahip oldukları vurgulanabilir.
YÜKSELME DURUMU AÇISINDAN:
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki belli koşulları sağlayan kişilerin siyasi referansları da arkalarına almaları durumunda yükselmeleri kolaydır. Bunun dışında 1999 yılında yayınlanmış olan, bugünkü adıyla Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” le müdür ve bu düzeye kadar olan görevlere atanabilmeye ilişkin aranan kriterler genel olarak belirtilmiştir. Her kurumda sahip olduğu görevlere yükselmede arayacağı kriterleri bu Genel Yönetmeliğe uygun olarak çıkarmış oldukları Yönetmelikle düzenlemiştir. Bu görevlere kadarki yükselmelerde idarecinin kendi yapısının yükselme imkanları açısından çok yüksek olduğu ifade edilebilir.
Bütün bunlara rağmen genel olarak memurların daha kolay ve fazla yükseldiğini belirtebiliriz. Bunun en büyük nedeni memurların hem diğer kurumlardaki memurluklara hem KİT lerde mevcut olan boş müdürlüklere, sözleşmeli personel pozisyonlarına atanmalarının hukuken ve fiilen mümkün olmasıdır. Buna karşılık sözleşmeli personel pozisyonlarında görev yapmakta olan kişilerin diğer kurumlardaki memurluklara atanmalarındaki kısıtlılık yükselmelerini de etkilemektedir.
KİT teki sözleşmeli personelin kendi içlerinde mevcut boş pozisyonlara atanarak yükselme imkanı vardır. Ayrıca yine her KİT te 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak da faaliyette bulunan kadrolara da belli kriterlere sahip olarak atanmaları suretiyle yükselme imkanları mevcuttur. KİT lerdeki memurluklar I sayılı Cetvelinde çalışmakta olup en düşük seviyeli unvan müdür yardımcısıdır. Sözleşmeli personelin bu kadrolara atanarak memur statüsüne geçmesi mümkündür.
ADAYLIK SÜRESİ:
Memurlar için adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz. Kurumlar bu süre içinde adayların asaletlerini onaylamak zorundadır. Bu sure içinde adaylık eğitimine tabi tutulur. Bu eğitimlerde başarısız olanın memuriyetle ilişkisi kesilir. Adaylıklarının onaylanmayarak memuriyetle ilişkisinin kesilmesi durumu çok işletilen bir durum olmadığı gibi buna binde bir rastlandığı da söylenebilir. Konuya ilişkin olmak üzere 657 sayılı DMK nun 55’inci maddesinde “ Aday olarak atanmış Devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.” Hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan KİT lerdeki sözleşmeli personel pozisyonlarına atananlar için bir adaylık suresinden bahsetmek mümkün değildir. Buna karşılık sözleşmeli personel pozisyonlarına atananlar için bir deneme süresinden bahsedilebilir. Sözleşmeli personelin deneme süresi altı aydır. Sözleşmeli personelin ilk sözleşmesi 6 ay için yapılır. Daha sonraki yıllıktır. Her yıl sözleşme otomatik olarak yenilenir. Unvanının değişmesi durumunda yeni bir sözleşme yapılır. Bunun dışında yapılmaz.
İZİN SÜRESİ:
Memurlar için izin süresi hizmeti 10 yıla kadar 20 daha sonraki yıllar için 30 gündür. Memur en fazla iki yıllık iznini bir arada kullanabilir. Sözleşmeli personelden de hizmeti 10 yıla kadar olanlara 20 gün daha sonraki yıllar için 30 gün olup , söz konusu izinlerin sonraki yıla devredilmesi mümkün değildir. Sözleşmeli personel izin süresini ait olduğu yıl kullanmalıdır
Konuyu düzenleyen 657 sayılı Kanunun 102 inci maddesinde “Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.” hükmüne 103 üncü maddesinde de “ Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer.” hükümlerine yer verilmiştir. 399 sayılı KHK nin 21 nci maddesinde, “Sözleşmeli personelden hizmeti 10 yıla kadar olanlara (10 yıl dahil) yılda 20 gün, 10 yıldan fazla olanlara yılda 30 gün ücretli izin verilir. Yıllık izin verilmesine esas hizmetin tespitinde kamu kurum ve kuruluşlarında geçen fiili hizmet süreleri ile askerlik hizmeti gözönüne alınır. Bu şekilde hizmet süresi bir yıldan az olanlar ile kısmi zamanlı istihdam edilenlerden bir yıldan az süreli sözleşme yapılanlara (yıl içinde memur statüsünden sözleşmeli statüye geçirilenler hariç) yıllık izin verilmez.” Hükmüne yer verilmiştir.
GÜVENCE:
Memur olarak çalışmakta olanların mı yoksa sözleşmeli olarak çalışmakta olanların mı güvencelerinin daha yüksek olduğu tartışma götürmektedir. Aslında KİT ler deki sözleşmeli personelin sahip olduğu güvence memurun sahip olduğu iş güvencesi gibidir. Bu nedenle kesinlikle sözleşmeli personel memurdan daha az veya daha çok güvencelidir denemez. Sözleşmeli personelin koşullarını belirleyen mevzuat güvenceyi de sağlama almıştır. Adına sözleşmeli personel denmesi adaylarda bir tedirginlik yaratsa da buralardaki sözleşmeliliğin sahip olduğu güvence adına sözleşmeli personel denen diğer kategorilerden çok daha fazladır. Bu sebeple güvence açısından çok rahat edilmesi en doğru davranıştır.
TAYİN HAKKI AÇISINDAN:
399 sayılı KHK ye bağlı sözleşmeli personelin sahip olduğu güvencelerden yukarıda bahsedilmişti. Güvenceyi besleyen tayin hakkı da aynı memurların durumu gibidir. Kurum için de tayin hakları vardır. Özür(eş,sağlık gibi) durumuna dayalı olarak da tayinlerini talep edebilme hakları vardır. Teşkilatlarının olmadığı kurumlarda da diğer KİT lere geçebilme durumu da yine memurlarda olduğu gibi söz konusudur. Burada da bir çok defa referansla desteklenmesi gerekmektedir.
ASKERLİK DURUMU AÇISINDAN
399 sayılı KHK neye tabi olarak çalışan sözleşmeli personelin diğer sözleşmeli personelden farklı olarak askerlik dönüşü işe başlama problemi yoktur. Aynı memurlarda olduğu gibi 399 sözleşmeli personelde askerlik süresince ücretsiz izinli sayılmakta, askerlik görevinin bitmesinin müteakip çalıştığı kuruma başvurabilmekte ve Kurumun da işe başlatma yükümlülüğü söz konusudur.
KİT Personeli Bunları Bilmeli
Soru 1: Kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli personel olarak çalışmaktayken istifaen görevden ayrılanlar sınava tabi olmadan sözleşmeli personel olarak yeniden atanabilir mi ?
Cevap 1:
22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6, 7, 8 ve 58 inci maddelerinde, sözleşmeli personelin yönetim kurulu kararı ile işe alınacağı, sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelde aranacak genel şartlar ile ilaveten aranacak diğer özel şartların teşebbüs veya bağlı ortaklık yönetim kurullarınca çıkarılacak bir yönetmelikle tespit olunacağı, sözleşmeli personelin iş gereklerine uygun olarak yarışma ve yeterlik veya sadece yeterlik sınavına tabi tutulmak suretiyle işe alınacağı, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, memur statüsünden sözleşmeli statüye, sözleşmeli statüden memur statüsüne geçenlerle mecburi hizmetle yükümlü bulunanların ayrıca sınava tabi tutulmayacağı, 399 sayılı KHK’nin teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda uygulanması sırasında birliği sağlamak ve doğacak tereddütleri gidermekle Başkanlığımızın yetkili ve görevli olduğu, sözleşmeli personele ilişkin olarak mezkur Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınmak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, bu hükümler çerçevesinde, kamu iktisadi teşebbüslerinde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sözleşmeli personelden istifa edenlerin aynı sözleşmeli personel statüsünde bir göreve sınava tabi olmaksızın ilgili mevzuatına uyulmak suretiyle açıktan atanmalarının bu Kuruluşların takdirinde olduğu değerlendirilmektedir.
Soru 2: Kamu iktisadi teşebbüslerine ilk defa personel alımı nasıl yapılmaktadır?
Cevap 2: Kamu iktisadi teşebbüslerinin memur ve sözleşmeli personel alımları “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacakları İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” de yer alan hükümler dahilinde yapılmakta olup, bu Yönetmelik hükümlerine göre, kurum ve kuruluşların usulüne uygun olarak açıktan atama izni alınmış ve koşulları belirlenmiş kadroların sınıf, unvan, derece ve sayısı ile bu kadrolar için aranacak nitelikleri kapsayan bilgiler ÖSYM tarafından ilan edilmektedir. Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) girmiş olan adaylar ilan edilen kadrolardan atanmak istediklerini tercih formuna yazmakta ve ÖSYM tarafından KPSS puanları, tercihleri, kadro sayıları ve koşulları göz önüne alınarak yerleştirme yapılmaktadır.
Kamu iktisadi teşebbüslerinin işçi alımları ise “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliği” hükümlerine göre Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığı ile yapılmakta olup, hangi kurum ve kuruluşlara işçi alınacağı ile başvuru süresi ve gerekli şartlar bu Kurum tarafından Resmi Gazetede ilan edilmektedir.
Soru 3: Kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli personel olarak çalışmaktayken istifaen görevinden ayrılan sözleşmeli personel 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesi kapsamında söz konusu Kanuna tabi memur kadrolarına atanabilir mi?
Cevap 3: Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının personel rejimini düzenleyen 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, sözleşmeli personelin hizmete alınmaları, görev ve yetkileri, nitelikleri, atanma, ilerleme, yükselme, hak ve yükümlülükleriyle diğer özlük hakları memuriyet statüsünden bağımsız olarak düzenlenmiş olup, aynı Kanun Hükmünde Kararnamede sözleşmeli personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadrolarına açıktan veya naklen atanabileceğine dair bir hükme yer verilmemiştir .
Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesinin son fıkrasında, “657 sayılı Kanunu tabi olmayan personelden kendi istekleri ile görevinden çekilmiş olanlar, boş kadro bulunmak ve gireceği sınıfın niteliklerini taşımak kaydı ile bu Kanuna tabi kurumlardaki memuriyetlere atanabilirler…” denilmektedir.
Söz konusu hükümden, farklı personel mevzuatına tabi kadrolu personelin anlaşılması gerekmekte olup, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi (II) sayılı cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personelin ise kadroyla ilişkisi bulunmamaktadır.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kamu iktisadi teşebbüslerinde 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta iken istifaen görevinden ayrılan personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesine göre memur kadrolarına açıktan atanamayacağı değerlendirilmektedir.
Soru 4: Sözleşmeli personel bir kamu iktisadi teşebbüsünden diğerine naklen atanabilir mi?
Cevap 4: KBilindiği üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının personel rejimini düzenleyen, 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, sözleşmeli personelin hak ve yükümlülükleri, memuriyet statüsünden bağımsız olarak düzenlenmiş olup, aynı Kanun Hükmünde Kararnamede sözleşmeli personelin diğer kamu iktisadi teşebbüslerindeki sözleşmeli personel pozisyonlarına naklen atanabileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ayrıca, 13/3/1990 tarih ve 02162 sayılı yazımızda yer alan I seri nolu KİT Personel Rejimi Genel Tebliğinde, Bakanlıklar veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında memur veya diğer statüler altında çalışan kamu görevlilerinin teşebbüs veya bağlı ortaklıklarında görev alması açıktan işe alma olarak değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6, 7, 8 ve 58 inci maddelerinde, sözleşmeli personelin yönetim kurulu kararı ile işe alınacağı, sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelde aranacak genel şartlar ile ilaveten aranacak diğer özel şartların teşebbüs veya bağlı ortaklık yönetim kurullarınca çıkarılacak bir yönetmelikle tespit olunacağı, sözleşmeli personelin iş gereklerine uygun olarak yarışma ve yeterlik veya sadece yeterlik sınavına tabi tutulmak suretiyle işe alınacağı, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, memur statüsünden sözleşmeli statüye, sözleşmeli statüden memur statüsüne geçenlerle mecburi hizmetle yükümlü bulunanların ayrıca sınava tabi tutulmayacağı, 399 sayılı KHK’nin teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda uygulanması sırasında birliği sağlamak ve doğacak tereddütleri gidermekle Başkanlığımızın yetkili ve görevli olduğu, sözleşmeli personele ilişkin olarak mezkur Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde, Devlet Personel Başkanlığnın görüşü alınmak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki açıklama ve hükümler çerçevesinde, Kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan sözleşmeli personelin başka bir kamu iktisadi teşebbüsüne naklen atanamayacağı ancak, bu personelin sınava tabi olmaksızın ilgili mevzuatına uyulmak suretiyle açıktan atanmasının ilgili teşebbüs veya bağlı ortaklığın takdirinde olduğu değerlendirilmektedir.
Soru 5: Kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan bir sözleşmeli personel memur kadrolarına vekalet edebilir mi?
Cevap 5: 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinde, bu KHK’nin 233 sayılı KHK’ye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları personelinin hizmete alınmalarını, görev ve yetkilerini, niteliklerini, atanma, ilerleme, yükselme, hak ve yükümlülükleriyle diğer özlük haklarını düzenlediği, 3/a maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, 3/b maddesinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken aslî ve sürekli görevlerinin; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle gördürüleceği, bunlar hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 3/e maddesinde ise işçilerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olmadığı hükme bağlanmış, ancak, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamede kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarında sözleşmeli personelin ekli (I) sayılı cetvelde yer alan bir kadroya veya bir başka sözleşmeli personel pozisyonuna vekalet edebileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesinde, “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir.
Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır. Ancak, ilkokul öğretmenliği (Yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, köy ve beldelerdeki ebelik ve hemşirelik, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, köy ve kasaba imamlığına ait boş kadrolara, açıktan vekil atanabilir.
Aynı kurumdan birinci fıkrada sayılan ayrılmalar dolayısiyle atanan vekil memurlara vekalet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için, kurum dışından veya açıktan atananlarla kurum içinden ilkokul öğretmenliğine atanan öğretmenler ile veznedarlık görevine atananlara göreve başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı ödenir. Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları, veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekalet aylığı verilmek suretiyle atanabilirler.
Yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebilir.
Bu Kanuna tabi kurumlarda, mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir.” denilmektedir.
Yukarıdaki hükümler çerçevesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarında 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı cetvelde sayılan bir pozisyonda görev yapmakta olan sözleşmeli personelin, aynı KHK eki (I) sayılı cetvelde yer alan bir kadroya veya bir başka sözleşmeli personel pozisyonuna 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi kapsamında vekalet edemeyeceği değerlendirilmektedir.
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI


Sözleşmeli Personeler Hakkında:

Kamunun istihdam politikasında özellikle son yıllarda sözleşmeli personel uygulamasını genişletme politikası izlendi.

Aslında, Devlet Memurları Kanununda istisnai ve dar mahiyette olması gereken sözleşmeli personel uygulaması 2007 yılına kadar sınavsız olarak 657/4-B kadrosunada istihdam edilme politikası, sonrasındada KPSS puanına göre merkezi yerleştirme usulüne göre genişletildi.








Uygulanacak proje kapsamında temininde güçlük çekilen uzman personelin istihtamını öngören 657/4b sözleşmeli pozisyonlar öğretmenlik, ve sağlık hizmetlerinede genişletilince beraberinde bir çok sorunuda getirmiş oldu. 2008 yılında 657/ 4-c statüsünde (geçici sözleşmeli ) çalışan çoğu personel 657/4-B maddesi kapsamına alındı. Son kez de 632 sayılı KHK ile hemen hemen hiç bir ek koşul gözetilmeksizin tüm 4-B'li personel 657/4-A kadrosuna alındı.



632 sayılı KHK ile 4 Haziran 2011 tarihinde 657/4-B pozisyonunda çalışmakta olan sözleşmeli personeller, 657/4-A kadrosuna atandı ve aday memurluk sürecindende muaf tutuldular.




Memur (657/4-A) ve sözleşmeli personel ( 657/4-B) statüleri arasındaki başlıca farklar:



-Memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4(a) maddesine göre istihdam edilmekte iken,sözleşmeli personel aynı Kanunun 4(b) maddesine göre istihdam edilmektedir.




-Sözleşmeli personel yıllık hizmet akti ile çalışır,fakat memurlar için hizmet akti sözkonusu değildir.



-Memurlar sosyal güvenlik yönünden 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun 4(c) maddesine , sözleşmeli personel ise 4(a) maddesine tabidir.Sözleşmeli personel işçiler gibi 4(a) maddesine tabi olmalarına rağmen, maaşlarından işsizlik sigortası kesintisi yapılmaz.



-Sözleşmeli personelin ücretleri kurumlara ve ünvanlara göre değişen belli skalalara göre ödenmekte iken, memur maaşları ,derece-gösterge esaslı, memurlara özgü genel bir sisteme göre ödenmektedir.



-Memuriyete yeni başlayanlar için geçerli olan aday memurluk ve asalet tasdiki, sözleşmeli personel için sözkonusu değildir.



-Sözleşmeli personel uygulamasında taraflar sebep göstermeksizin ,bir ay öncesinden ihbar etmek şartıyla sözleşmeyi karşılıklı feshedebilirken, memurlar ise ancak atamaya yetkili makamın onaması halinde istifa (çekilme) edebilir, istifadan sonra tekrar memuriyete dönmek için başvurabilirler.




-İstifa eden memurun memurlua tekrar dönebilmesi mümkün iken, sözleşmeli personelin göreve tekrar dönme hakkı yoktur.



-Kurum içinde yer değiştirme hakkı dışında,her iki kurumun karşılıklı muvafakat vermesi halinde memurların kurum değiştirmesi de mümkün iken, sözleşmeli personelin sadece kendi kurumu içinde naklen tayini sözkonusu olabilir.



-Bazı ücret unsurları vergiye tabi olmadığı için memurların vergi kesintileri sözleşmeli personele göre oldukça düşüktür.



-Aylık vergi matrahları düşük olduğu için ( ortalama 700-800 TL) bir memur yılın 11. veya 12. aylrında bir üst gelir vergisi dilimine dahil olur iken, sözleşmeli personel 5-6. aylarda üst vergi dilimine girmektedir. Bu durumda, sözleşmeli personelden yıl bazında memurlara göre daha fazla vergi kesintisi yapılır.



-Memurların istirahat raporları kanun gereği makam onayı ile sağlık izinine çevrilir. Sağlık izinleri, belli gün sayısı ile orantılı, ek tazminatlarda kısmi kesinti dışında önemli bir kesintiye yol açmaz. Ancak ,sözleşmeli personelin iki günden fazla istirahat raporu almaları durumunda maaşları kesilir, karşılığında SGK'ndan işgöremezlik ödeneği alırlar.




-Memurların yıl içinde kullanmadığı yıllık izin haklrı diğer yıla devredilirken, sözleşmeli personelin yıllık izinleri ait oldukları yıl için geçerli olur ve bir sonraki yıla devretmez.



-Memurların ilgili mevzuatlarından dolayı iş güvenceleri sözkonusu iken, sözleşmeliler için özel bir iş güvencesi yoktur.



Ancak,uygulamada; kamuda çalışan herkes gibi sözleşmelilerin de, kamu hizmetlerinde süreklilik esastır ilkesine paralel olarak fiili güvenceye sahip oldukları değerlendirilmekte, memurların memuriyetten çıkarılmalarına neden olan rüşvet,hırsızlık,yüz kızartıcı gibi suçlar dışında sözleşmeleri kesinlikle fesh edilmemektedir.

Read more: http://www.memurvadisi.com/2011/10/devlet-memurlarndaki-399-ile-657.html#ixzz1cMtiWyN4

Emekli Maaşlarına Zam Geliyor kademeli intibak


Emekli maaşlarına gelecek olan kademeli intibak zammı hakkında bir açıklama geldi, işte emeklilere zam ve kademeli intibak zammı.


Hükümet intibak çalışmasında sona geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Emekli maaşlarında yapılması gereken intibak düzenlemesinde tablo ortaya çıktı gibi. 2000 yılından önce emekli olan 2.5 milyon kişiyle ilgili tabloyu ana hatlarıyla gördük. Ayrıntılarına bakacağız” dedi. Çelik, ”Maliyet
yüksek çıkmaz mı, Maliye ne der?” sorusuna; “Hükümet programında yer alıyor. Emekliye sözümüz var” karşılığını verdi. Bakan Çelik, kıdem tazminatı konusunda taşeron içşilerin ağır şartlarına işaret ederek,


“Birine hay hay birine vay vay olmaz, bunların haklarını devlet olarak biz koruyacağız” dedi.



Bakan Çelik, bir grup gazeteciyle Meclis’te yaptığı sohbette milyonlarca emekliyi ilgilendiren intibak düzenlemesi ve kıdem tazminatı konusunda önemli açıklamalarda bulundu.



İntibak konsunun hükümet programında olduğunu anımsatan Çelik, “Sözümüz var. kademeli olarak bu düzenlemeyi yapacağız. Ama önce tabloyu net olarak görmemiz gerekiyor” dedi. 1981 yılından 2000 yılına kadar durumun ne olduğunu, kimlerin, hangi derecede mağdur olduğunu anlamak için bir çalışma yapıldığını anlatan Çelik, “Tabloyu gördük gibi. Şimdi ayrıntılara bakacağız” diye konuştu.


İntibak konusunun daha çok işçi emeklilerini ilgilendirdiğini anımsatan Çelik, “5 milyon 400 bin işçi emeklisi var. Bunların 2.5 milyonu 2000 yılından önce emekli olmuş. Ama kaç kişi mağdur bunu anlamaya çalışıyoruz. Bunlardan bir kısmı düşük maaş alırken, 2000 yılından sonra emekli olanlara daha yüksek maaş bağlanmış. Öyle ki adam, 3 bin 600 gün prim yatırmış olmasına karşın, emekliliği 2000 yılından sonra istediği için 5 bin gün prim yatırana göre emekli maaşı daha yüksek bağlanmış” diye konuştu.




‘Maliyet yüksek olmaz mı, bu parayı nereden bulacaksınız, Maliye ne der’ sorularına ise Çelik, yapılan çalışmalara Maliye bürokratlarının da katıldığını belirterek, konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu gündemine geleceğini vurguladı. Düzenleminin kademeli olacağını anımsattı.

BİRİNE ‘HAY HAY’ BİRİNE ‘VAY VAY’ OLMAZ

Bakan Çelik, gazetecilerin ‘Kıdem tazminatı fonu’ gelecek mi gelmeyecek mi, var mı yok mu; sorularına ise doğrudan ‘var’ ya da ‘yok’ demedi. Kıdem tazminatının özellikle alt işverenlerce çalıştırılan taşeron işçilerin sorunu olduğuna dikkat çekti. Bu insanların 11 ay çalıştırılıp, kıdem tazminatı vermemek için işten çıkarıldıklarını; mesai saatlerinin uzun olduğunu; izin bile yapamadıklarını anlattı. Örgütlenme sorunu yaşadıklarını vurguladı. Bunun üzerine ‘o zaman kıdem tazminatı fonu sadece taşeron işçiler için getirilsin’ önerimize Çelik, “Bakın bu da bir formül olabilir. Tüm önerileri enine boyuna konuşacağız” karşılığını verdi.




Bir başka gazetecinin, “Sayın Bakan, bazı bakanlar açıkladı; kıdem tazminatı fonu var mı yok mu, siz cevap vermiyorsunuz ama hükümet programında da var” ısrarı üzerine Çelik, “Önemli olan bu işi sosyal taraflarla konuşmak. Yoksa siz bakanlık olarak şöyle olacak, böyle olacak, deyin. Eğer sosyal taraflarla oturup konuştuktan sonra bir netice alıyorsanız, o zaman netice neticedir” dedi.

Bakan Çelik, 2821 sayılı sendika yasası ile ilgili taraflarla uzlaşmaya varıldığını, 2822 Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt ile ilgili Salı günü işçi ve işveren konfederasyonlarıyla yeniden bir araya geleceklerini söyledi.

Memurlara toplu sözleşme hakkı getiren yasayla ilgili olaraksa 3 konuda henüz mutabakat sağlanamadığını belirtti. Çelik, görüşmelere katılacak sendikalar, sözleşmenin kiminle yapılacağı ve hakem heyeti noktasında noktasında mutabakat olmadığını, Salı günü memur tarafıyla da bir araya geleceklerini anlattı.




(HÜRRİYET)





Bakanlıktan bir müjde de taşeron işçilere var. Taşeron şirketlerde çalışan ve kıdem tazminatına hak kazanabilmek için öngörülen bir yıllık süre dolmadan işten çıkarılan işçilerin mağduriyetine son verilecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, taşeron şirketlerde çalışan işçilerin büyük bölümünün 11 ay çalıştırıldıktan sonra işten çıkarıldığını hatırlatarak, 'Mevcut sistemde kıdem tazminatı alabilmek için 12 ay çalışmak gerekiyor. 11 ay çalıştırıldıktan sonra çıkarılan bir işçi, kıdem tazminatı alamıyor ve hiçbir sosyal haktan faydalanamıyor. Kıdem Tazminatı Fonu kurulduğunda bu sorunu da çözeceğiz. Örneğin bir işçi iki ay çalıştıktan sonra işten çıkarılsa dahi, bu süre kıdemlerine işleyebilmeli' dedi.



EMEKLİLER ARASINDAKİ UÇURUM KAPANIYOR



Emekli aylıkları arasındaki makasın kapatılması için yürütülen çalışmalar konusunda da bilgi veren Çelik, mevcut tabloyu incelediklerini, iyileştirme için 'kademeli intibak' üzerinde durduklarını söyledi. Akşam'ın haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kıdem Tazminatı Fonu ve emekli aylıkları konusunda şunları söyledi:




BİREYSEL TAZMİNAT FONU OLUŞMALI



Kıdem tazminatı konusundaki çalışmalarımız henüz taslak aşamasına gelmedi. Mevcut sistemi değiştirmeyi planlıyoruz. Herkesin bireysel kıdem tazminatı fonu oluşması yönündeki çalışmalarımız sürüyor. Kıdem tazminatını işçiye hak, işverene zulüm gibi gören iki uç görüş var. Bunun bir hak mefhumuna dönüşmesi için tarafların kafalarındaki tüm önyargıları bir kenara koyarak masaya oturması gerekiyor.



İŞÇİYE HAK, İŞVERENE ZULÜM



İşçi, 'hakkımız' diyor, işveren 'ödeyemiyoruz' diyor. Birine hay hay, diğerine vay vay olur mu? Sosyal taraflarla konuşmadık, bir araya gelmedik. Biz hazırlığımızı yapıyoruz, daha sonra bunların hepsini taraflarla müzakare edeceğiz.



2.5 MİLYON EMEKLİYİ İLGİLENDİRİYOR



1981-2000 arasında emekli olanların asgari aylığı 782 lira. 2000 yılından sonra emekli aylığı alanların aylıklarında ise hızlı bir yükseliş söz konusu. 2000 öncesinde aylık alan yaklaşık 2.5 milyon emekli var. Yani sorun, 2000 yılı öncesinde emekli olanların aylıklarının düşük düzeyde kalmasından kaynaklanıyor.




Emekli aylıkları arasındaki bu uçurumu bütçe tolore edebilir mi? Bu makas, kademeli olarak nasıl düzeltilir? Tam olarak kimler bundan etkilenecek? Bütün bunları inceleyeğiz. Tabloyu incelemeden bir şey söylemeyi doğru bulmuyorum.



Emekli ylıklarındaki eşitsizliği gidermek için başlattığımız çalışma sürüyor. Sorun ağırlıklı olarak SSK'dan emekli olanları ilgilendiriyor. Bağ-Kur emekli aylıklarında bir sorun yok. 1981 yılından bu yana emekli olanların, aylık bağlanma tablolarını çıkardık. Bu konudaki incelemelerimiz devam ediyor. Kademeli intibak (eşitleme) için neler yapılabileceğine bakıyoruz.

Read more: http://www.memurvadisi.com/2011/10/emekli-maaslarna-zam-geliyor-kademeli.html#ixzz1cMrcTT65

27 Ekim 2011 Perşembe

TERÖRE KARŞI EN BÜYÜK MÜCADELEYİ VEREN LİDER

Tansu çiller dönemi ''bu terör ya bitecek ya bitecek'' sözleri ve ordusuyla terörö örgütüne karşı yürütülen en karalı ve aktif operasyonlara karar veren önder lider Tansu ÇİLLER... İzleyin

25 Ekim 2011 Salı

Mucize kurtuluşlarını anlattılar


Enkaz altından 25 saat sonra çıkarılan Hanife öğretmen sesini nasıl duyurduğunu, evinin balkonunda çamaşır asarken balkonla birlikte yere düşen Nurhan Çetin, komşusunun kendisini nasıl kurtardığını anlatıyor ERZURUM - Erciş'te arkadaşının eşyalarını taşırken, enkaz altında kalan ve 25 saat sonra kurtarılan Hanife öğretmen enkaz altında sesini nasıl duyurduğunu anlattı.

Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Hanife Kaya, Ağustos ayında Erciş'e Felsefe öğretmeni olarak atandığını belirtti.

Erciş Halk Eğitimi Merkezindeki seminerin ardından arkadaşına uğradıklarını söyleyen Kaya, ''Beş katlı bir binanın üçüncü katındaydık. Yaklaşık bir saat olmadan deprem oldu. Mümkün olduğunca panik olmamaya, sakin olmaya, bilincimizi kaybetmemeye çalışarak, 25 saat enkazın altında kaldık. Çok şükür ki sesimizi duyurabildik'' diye konuştu.

DEPREM SONRASI BURADA YAŞIYORLAR

Artık evleri burası

Kızılay, Van depreminde evleri hasar görenler için Erciş-Van yolu üzerinde bulunan stadyumda çadırkent kurdu. Geceyi çadırkentte geçiren depremzedelere battaniye, su ve gıda yardımında bulunuldu.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Van'da deprem!


Merkez üssü Van'ın Merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü olan önce 6.6, sonra da 7.2 büyüklüğünde olduğu açıklanan deprem çevre illerde hissedildi. Artçı sarsıntılar nedeniyle çevre illerdeki vatandaşlar da evlerini terk ederek sokaklara çıktı. Depremde kent merkezinde çok sayıda binanın çöktüğü belirtildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Van'da meydana gelen depremde, 279 kişinin hayatını kaybettiğini, 1300 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Depremin büyüklüğü, Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi'nde 7.0 olarak ölçüldü. Merkez üssü ise Van ile Muradiye arasında Erçek Gölü'nün kuzeyinde Akçift köyü olarak tespit edildi. Amerikan Jeoloji Enstitüsü'nden gelen bilgiye göre ise depremin büyüklüğü 7.3.

ERCİŞ'TE HASAR FAZLA

Van'da meydana gelen deprem, Erciş'i göçük altında bıraktı. Harabeye dönen ilçede çok sayıda insan göçük altında kaldı.

Kamu binalarında ve özellikle hastanelerde herhangi bir zarar olmadığı belirtilirken, Zeynel Caddesi, Van Yolu Caddesi, Alkanat Caddesi ve Kışla Caddesi üzerinde bulunan binalar büyük hasar gördü. Ayrıca deprem sebebiyle 130 kişi kapasiteli özel bir öğrenci yurdu ile İmam Hatip Lisesi'nin eski binası da yıkıldı.

Deprem sebebiyle Erciş Devlet Hastanesi karşısında bulunan binalardan bazılarının da yakıldığı belirtildi. Deprem çok sayıda binada hasar oluşmasına sebep oldu.

ALTI DEPREM DAHA MEYDANA GELDİ

Kandilli Rasathanesi, Van Tabanlı köyündeki 7,2 büyüklüğündeki depremin ardından Ilıkaynak ve Gedikbulak köyleri merkezli iki deprem daha ölçüldüğünü bildirdi.
Kandilli Rasathanesi'nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Merkeze bağlı Ilıkkaynak köyünde saat 13.48'de 5.4, merkeze bağlı Gedikbulak köyünde ise saat 13.56 itibariyle 5.5 büyüklüğünde iki deprem daha ölçüldü.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), Van Tabanlı köyündeki 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından Halkalı ve Kurubaş köyleri merkezli 4 deprem daha ölçüldüğünü açıkladı.

İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre, Kurubaş köyünde saat 14.10 itibariyle 4.7; Halkalı köyünde saat 14.32'de 5.5, saat 14:44'de Güvençli'de 4.3; saat 15.03'te Özyurt'ta 4.3 büyüklüğünde dört deprem yaşandı.

Van'da 23.45'de 5.7 büyüklüğünde artçı sarsıntı meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi verilerine göre saat 23.45'de yaşanan 5.7 büyüklüğündeki deprem ile şu ana kadar meydana gelen artçı sarsıntıların en büyüğü kaydedildi.

Van Tabanlı merkezli depremde artçı depremler olmaya devam ediyor.

AFAD SON DURUMU BİLDİRDİ
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Van'daki depremde 279 vatandaşın hayatını kaybettiğini, bin 300 vatandaşın yaralandığını bildirdi.

Başbakanlık internet sayfasındaki duyuruda, Van Valiliği emrine acil ihtiyaçların karşılanması için ilk etapta 3 milyon lira Acil Yardım Ödeneği gönderildiği bildirildi.

Duyuruda şu bilgi verildi:

''48 il ve 39 kurumdan arama kurtarma, sağlık ve ilk yardım personeli ile ekipmanları, 11 Türk Hava Yolları, 16 askeri ve 1 adet özel kargo uçağı olmak üzere toplam 28 adet uçak ve araçlarla hava ve karadan bölgeye sevk edildi.

Başkanlığımızdan 20 kişilik bir teknik heyet Van'a intikal etti. Ayrıca, çeşitli illerden 200 teknik personel görevlendirildi.

3 adet askeri kargo uçağı ile personel ve malzeme transferi yapmak üzere, Ankara-Van arasında ulaşım zinciri oluşturuldu.

Bugün sabah Kızılay tarafından hazırlanan 11 ton ağırlığında kahvaltılık malzeme gönderildi.

Bölgeye toplam 3 bin 71 arama-kurtarma personeli, 718 sağlık personeli, 12 arama köpeği, 496 iş makinesi ve araç, 7'si hava ambulansı olmak üzere 116 ambulans, 33 jeneratör, 95 seyyar tuvalet, 8 bin 964 çadır, 25 bin 229 battaniye, bin 120 gıda paketi, 10 bin 64 gıda kolisi, 21 seyyar mutfak, 2 bin 619 mutfak seti, 4 bin 132 katalitik soba, 425 uyku tulumu, 1 mobil fırın ve 500 kumanya gönderildi.

Bölgeye gönderilen arama-kurtarma, ilk yardım ve sağlık personeli ile ayni yardımların organizasyonunu yapmak üzere Başkanlığımızca, Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk ve İzmir Adnan Menderes havalimanlarına birer koordinatör ve yeterli sayıda personel görevlendirildi.

İlgili bakanlıklar, arama-kurtarma, geçici barınma, enkaz kaldırma, sağlık, psikososyal destek çalışmalarının kesintisiz olarak yürütülmesi amacıyla, afet ve acil durum merkezleri ikinci bir bildirime kadar 7 gün 24 saat çalışma esasına göre faaliyete geçirildi.

Van Valiliği emrinde psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin verilebilmesi için uygun nitelikte ve yeterli sayıda personel görevlendirildi.

Arama-kurtarma ve ilk yardım çalışmaları kesintisiz olarak devam ediyor.''

Duyuruda, saat 17.00 itibarıyla, depremde 279 vatandaşın hayatını kaybettiğini, bin 300 vatandaşın yaralandığı, 2 bin 262 binanın da yıkıldığı bildirildi.



VATANDAŞLAR ENKAZ ALTINDA KALANLARI KURTARMAYA ÇALIŞIYOR

Van'da meydana gelen depremin ardından, Erciş ilçesinde enkaz altında kalan yaralıları, vatandaşlar kendi çabalarıyla kurtarmaya çalışıyor.

Depremin ardından Erciş Kaymakamı Ramazan Fani başkanlığında kriz masası oluşturuldu. İlçede çok katlı binaların bir kısmının yıkıldığı gözlenirken, vatandaşlar enkaz altında kalan yaralıları iş makineleriyle kurtarmaya çalışıyor.

Kriz masasına ulaşın
Bilgi almak için Dışişleri Bakanlığı kriz masası:

Tel: 0312-248 7000
Faks: 0312-292 2751
e-posta: kriz1@mfa.gov.tr, kriz2@mfa.gov.tr, kriz3@mfa.gov.tr, kriz4@mfa.gov.tr, kriz5@mfa.gov.tr, kriz6@mfa.gov.tr, kriz7@mfa.gov.tr, kriz8@mfa.gov.tr


Elektrik ve su verilemeyen ilçede, iletişim altyapısının da çöktüğü belirtildi. Yaralılar, Ağrı, Hakkari ve Muş gibi çevre illerden gelen ambulanslarla taşınıyor.

Zaman zaman artçı sarsıntılarında devam ettiği ilçede, yıkılan binaların civarında emniyet ekipleri çevre güvenliğini sağlamaya çalışırken, bir yandan da kan merkezi kurulması için çalışma başlatıldı.

Bu arada, evlerinde hasar olmayan birçok vatandaş, Erciş Kaymakamlığı önünde gönüllü yardım ekipleriyle birlikte yapılan çalışmalara destek olmak amacıyla toplandı.

UÇUŞ TRAFİĞİ AÇIK

Van Ferit Melen Havaalanı'nın uçuş trafiğine açık olduğu bildirildi.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Van'da büyük bir deprem yaşandığını belirterek, Van Ferit Melen havaalanının uçuş trafiğine açık olduğunu, kendilerinin de Van'a gideceklerini bildirdi. Bakan Yıldırım, depremden dolayı yardıma ihtiyacı olan vatandaşların, 112 ve 155 çağrı merkezlerine mesaj atabileceklerini, bunun tüm operatörler için geçerli olduğunu söyledi.

ÇEVRE KENTLERDE DE HİSSEDİLDİ

Van'da, merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü merkezli 7,2 büyüklüğünde deprem Diyarbakır, Batman, Şırnak, Muş, Erzurum, Bingöl, Bitlis, Siirt, Mardin ile Irak'ın kuzeyindeki Duhok ve çevre yerleşim birimlerinde de hissedildi.

Depremi fark eden Erzurumlular koşarak kapalı alanları terk etti. Şiddetli bir şekilde sarsıntı yaşadıklarını belirten vatandaşlar, "Çok büyük bir şekilde sarsıntı oldu. Korktuk. Kendimizi dışarı attık" dediler.

Iğdır Valisi Amir Çiçek AA muhabirine yaptığı açıklamada, Van'daki depremin Iğdır'da da hissedildiğini belirterek, köylerde ve şehir merkezinde araştırmaların devam ettiğini söyledi. Çiçek, ''İlk belirlemelerimize göre can ve mal kaybı olmadı. Biz yine de her konuyu araştırıyoruz'' dedi.

Kars Valisi Ahmet Kara da Van'daki depremin Kars'ın Sarıkamış ilçesinde hissedildiğini ifade ederek, ''Zarar ziyanımız yok. Deprem Sarıkamış ilçemizde hissedildi. Ben de şu an ilçede Sarıkamış Kaymakamımız ile gerekli incelemeyi yapıyoruz'' diye konuştu.

Ardahan Valisi Mustafa Tekmen de, şu ana kadar kendisine ulaşan olumsuz bir durumun olmadığını belirterek, ''İnşallah depremin merkezi olan Van bölgesinde de önemli bir sorun olmamıştır'' dedi.

Horasan Kaymakamı Emre Çınar, sarsıntı nedeniyle vatandaşların evden sokaklara çıktığını anlatarak, ilk belirlemelere göre herhangi bir can ve mal kaybının yaşanmadığını bildirdi.

Hınıs Kaymakamı Hakan Özarslan ise merkezi Van olan depremin Hınıs ve Karayazı'da da hissedildiğini belirtti. Özarslan, ''Depremi 10-15 saniye hissettik. Şuanda bize ulaşan bir olumsuzluk yok. Arkadaşlarımız sahada araştırma yapıyor. Karayazı'da herhangi bir sıkıntı yok. Köylerde araştırmaları başlattık. Hastanelere de intikal eden bir durum yok. İlçe merkezinde de olumsuz bir durum yok'' diye konuştu.

7.2 büyüklüğündeki deprem Şırnak'ın Cizre ilçesinde de hissedildi. Yerel bir gazete bürosunda deprem anı saniye saniye görüntülenirken gazete çalışanları da büyük bir panik yaşadı. Van'da meydana gelen 7.2 şiddetindeki deprem Cizre'de büyük bir paniğe neden olurken vatandaşlar kendilerini cadde ve sokaklara attı. Dershanede ders gören öğrencilerde büyük bir panik içerisinde kendilerini binanın dışına atarken sarsıntıların bitmesi ile dershane öğretmenleri tarafından öğrenciler tekrar içeri alındı.

Deprem Ağrı'da da hissedildi. Van'da meydana gelen deprem Ağrı'da vatandaşı sokağa döktü. Deprem, ilde kısa süreli paniğe neden oldu.

Depremin Kuzey Irak'ta da bazı bölgelerde hissedildiği bildirildi.

BİTLİS'TE EVLER YIKILDI

Merkez üssü Van'ın merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü olan 6,6 büyüklüğündeki deprem, Bitlis merkezde ve ilçelerinde de hissedildi.

Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Can kaybımız yok ancak panikleyen vatandaşların balkondan atlaması nedeniyle yaralanmalar var. Adilcevaz ilçemize bağlı Aydınlar beldesinde de iki köyde evler çöktü. Oraya Vali Yardımcımızı gönderdik. Henüz bu konuda bize bir bilgi ulaşmadı. Bitlis'ten 4, Muş'tan iki ambulans ve iş makinelerini Van'ın Erçiş ilçesine gönderdik'' dedi.

Sarsıntılar nedeniyle Bitlis'te vatandaşlar büyük bir panik içerisinde evlerini terk ederek sokağa çıktı. Binalarda mahsur kalan bazı vatandaşlar da itfaiye ekiplerinin yardımıyla balkondan çıkarıldı. Sarsıntıda Bitlis kalesinin arka duvarı ve bazı camilerin minareleri yıkılırken, çok sayıda binada da çatlak meydana geldi.

Bitlis Devlet Hastanesi'ndeki hastalar ise binanın zarar görmesinden dolayı dışarı çıkarıldı.

Bu arada ilçede birçok mahallede elektrik kesintisinin olduğu öğrenildi.

MUŞ'TA İKİ CAMİNİN MİNARESİ EVLERİN ÜZERİNE YIKILDI

Merkez üssü Van'ın merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü olan 7.2 büyüklüğündeki deprem Muş'ta da hissedildi.

Muş Valisi Ali Çınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendilerine ulaşmış herhangi bir olumsuz durum olmadığını belirterek, ''Bize ulaşan can kaybı yok. Yalnızca Bulanık ilçesinin Sarıpınar beldesinde bir caminin minaresi evlerin üzerine yıkıldı. Bu olayda da şans eseri ölen ve yaralanan olmadı'' dedi.

Bulanık Kaymakamı Ferit Görükmez ise Adıvar köyünde bir caminin minaresinin yıkıldığını, bu nedenle bazı ev ve iş yerlerinin zarar gördüğünü ifade etti.

YARALILAR SEVK EDİLİYOR


AA muhabirinin deprem bölgesinden verdiği bilgiye göre, depremde yıkılan bazı ev ve iş yeri enkazından çıkarılan yaralılar, hastanelere ulaştırılmaya başlandı.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, artçı sarsıntıların devam etmesi nedeniyle hastalar bahçeye taşındı. Depremdeki enkazdan yaralı kurtarılan yaklaşık 50 kişiye ilk müdahaleleri hastane bahçesinde yapılıyor. Yaralılar arasında emniyet ve jandarma görevlileri de bulunuyor.

Enkazdan çıkarılan ve henüz sayıları tespit edilemeyen diğer yaralılar ise askeri ve sivil ambulanslarla Ağrı, Iğdır ve Erzurum gibi çevre illere sevk ediliyor.

Ambulanslarla Erzurum'a sevk edilen 14 yaralı, Atatürk Üniversitesi Aziziye Araştırma Hastanesi ile Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı.

Ağrı Devlet Hastanesine sevk edilen 64 yaralının ikisi hayatını kaybederken, Iğdır Devlet Hastanesine 6 yaralı sevk edildi.

Iğdır Valisi Amir Çiçek şunları kaydetti:

''Depremin ardından bölgeye 7 tam donanımlı ambulans, 6 uzman doktor, 10 elektrik teknisyeni, 4 jeneratör, 260 çadır, 30 battaniye ve iş makineleri ile arama kurtarma ekibi gönderdik. Hastanemize 2'si çocuk 4'ü yetişkin 6 kişi geldi. Tedavileri sürüyor. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. İnşallah sayı artmaz. Iğdırlı vatandaşlarımız beni telefonla arayarak, 'ne lazımsa yapalım' diyorlar. Vatandaşlarımız, gıda ve battaniye desteğinde bulunabilirler.''

İl merkezinde jandarma ile çevik kuvvet ekipleri, yıkılan binalara vatandaşların girmesini engellemek için güvenlik önlemi aldı.

YARALILAR ANKARA'YA GELDİ

Van'daki depremde yaralananlardan bazıları uçaklarla Ankara'ya getirildi.

Van'da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından enkazdan yaralı kurtarılan depremzedeler, çevre illerdeki hastanelerin yanı sıra büyükşehirlere de sevk edilmeye başlandı.

Gecenin ilk saatlerinde 7 yaralı askeri uçakla Ankara'ya getirildi.

Etimesgut Askeri Havaalanı'na inen uçaktaki yaralılar ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.

Gece boyunca Esenboğa Havalimanı'na inen uçaklardaki bazı yaralılar da Ankara'daki hastanelerde tedavi altına alındı.

KIZILAY BÖLGEDE

Türk Kızılayı, 96 kişilik uzman ekibinin deprem bölgesine ulaştığını belirterek, yerleşim yerleri zarar gören vatandaşlar için çadır kurulumu çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.

Türk Kızılayı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Van'da meydana gelen deprem sonrası çadır ve battaniye sevkinin sürdüğü, 3 bin 757 çadır ve 10 bin 878 battaniyenin bölgeye gönderildiği belirtildi.

Depremin ardından Türk Kızılayı'nın acil olarak harekete geçtiği ifade edilen açıklamada, Ankara, Elazığ, Erzurum, Muş, Adana, Diyarbakır, Ağrı ve Manisa'daki bölge afet müdahale ve lojistik merkezlerinden ilk planda sevk edilen 3 bin 757 çadır, 8 toplu barınma çadırı, 10 bin 878 battaniye, 100 katalitik soba, bin 719 mutfak seti, bin 120 gıda kolisi, 2 bin 320 içme suyu, 5 bin ekmek ve 500 kumanyanın bölgeye ulaşmaya başladığı kaydedildi.

Bölgeye 1 mobil fırın ve 21 seyyar mutfak gönderildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler yer aldı:

''Türk Kızılayı'nın Van'daki aşevi de afetzedeler için yemek çıkarıyor. Erciş'e ulaşan ilk çadırların da kurulumuna hızla başlandı. Erciş'teki stadyum alanında bir çadır kent oluşturuluyor. Bölgedeki mevsim koşulları göz önünde bulundurularak, 4 mevsim kullanıma uygun Türk tipi çadırlar gönderiliyor. 14 metrekarelik çadırların içerisinde katalitik soba yakılabiliyor, çadırlar dışarının soğuğunu içeriye sokmadığı gibi içerinin ısısını da koruyor. Çadırların su geçirmezlik özellikleri de bulunuyor.

Bölgede çalışma yürüten 24 kişilik Türk Kızılayı uzman ekibine ek olarak, Türk Kızılayı Yönetim Kurulu Üyesi Fecri Alparslan ve Genel Müdür Ömer Taşlı başkanlığındaki 72 kişilik uzman ekip de Ankara'dan yola çıkarak bölgeye ulaştı. Depremden etkilenen vatandaşlara psikososyal destek vermek üzere Türk Kızılayı'nın uzman psikologları bölgede görevlendirildi. Bölgedeki Türk Kızılay'ı kan merkezlerinden de yaralılar için gerekli kan ürünleri bölgedeki hastanelere ulaştırıldı.''

Afetzedelere yardım ulaştırmak isteyenlerin, Türk Kızılayı'nın 168 bağış ve iletişim hattını arayarak ya da ''www.kizilay.org.tr'' adresinden detaylı bilgi alabileceği belirtilen açıklamada, ihtiyaç duyulacak ek malzemenin bölgeye ulaştırılması için de tüm hazırlıkların tamamlandığı bildirildi.

Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar'ın da çalışmaları yerinde koordine etmek üzere bölgeye gideceği kaydedildi.

AKUT BÖLGEDE

Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ekiplerinin, deprem bölgesine ulaşmaya başladığı bildirildi.

AKUT'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, derneğin Bingöl, Erzurum, Trabzon ve Giresun ekipleri deprem bölgesine ulaşmaya başladı. Ankara ve Kocaeli ekipleri de Van'a gitmek üzere yola çıktı.

EĞİTİME ARA

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde (YYÜ), kentte yaşanan 7.2'lik depremin ardından eğitime bir hafta ara verildi.

YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sadece kampüs içinde 3 binada hafif çaplı hasar olduğunu, yaralanma veya can kaybı yaşanmadığını bildirdi.

Eğitime 1 hafta ara verildiğini belirten Battal, ''Öğrencilerimizin hepsinin durumu iyi aileleri rahat olsun. Çevre merkezlerle görüşüyoruz. Öğrencilerimizin mağdur olmamaları için elimizden geleni yapacağız. İsteyenleri buradaki emniyetli binalara yerleştireceğiz. İsteyenler için çadır kuruyoruz uygun yerlere. Çevre illerin yetkilileriyle görüşüyoruz, isteyenleri oraya yönlendireceğiz. Aileler merak etmesin. Hiçbir öğrencimizin burnu bile kanamadı'' diye konuştu.

Battal, ''YYÜ Tıp Fakültesi hastanesi bahçesine seyyar hastane oluşturuyoruz. Vatandaşlarımıza, ülkemize büyük geçmiş olsun'' dedi. Deprem sonrası, bazı hastanelerdeki hastalar ile depremde yaralananların bir kısmı buradaki hastanede tedavi altına alındı.

Van'ın Erciş ilçesinde gönüllü hekim ve sağlık personelinden oluşan Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), arama ve kurtarma çalışmalarına destek verirken, kentteki özel hastanelerde çalışan hekimler ve sağlık personeli de boş arazilere kurulan sedyelerde yaralılara müdahale ediyor.

Bu arada, doğalgaz boru hattında meydana gelen sızma nedeniyle doğalgaz akımı da kesildi. Polis, şehir merkezinde yaptığı anonslarla sigara içilmemesi yönünde uyarılarda bulunurken, bazı mahallelerde su boru hatlarında meydana gelen patlama nedeniyle şehrin bazı kesimlerine su verilemiyor.

TWITTER'DAN YARDIM İSTİYORLAR

Van'da meydana gelen depremin ardından enkaz altına akrabaları olan bir kişi, Erciş ilçesinde yıkılan evin adresini vererek yardım istiyor.

Twitter'da çok sayıda kişi tarafından yeniden "tweetlenen" mesajda, teyzesi ve kuzenlerinin enkaz altında olduğunu belirten kişi, adres olarak "Zeynel Caddesi, Aydınlar Apartmanı" mevkiini verdi.

Adresi, "Erciş Çarşı'nın içinde postanenin önündeki apartman" olarak da tarif eden Twitter kullanıcısı, teyzesi ve kuzenleriyle telefonla irtibat kurduğunu belirtiyor.
Aynı kişi, enkaz altında olduğu belirtilen kişinin isimlerinin ise Zeynep ve Aynur Karataş olarak açıkladı.

Van'daki deprem yolu bu hale soktu

Van'da deprem 2011 bilgisi tüm detayı


Van'da, dün saat 13.42'de merkez üssü Tabanlı köyü olan 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bölge iller ve Irak'ın kuzeyindeki Duhok ve çevre yerleşim birimlerinde de hissedilen depremin büyüklüğü daha sonra Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünce 7.2 olarak güncellendi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, bu depremin ardından bölgede büyüklükleri 2.9 ile 5.5 arasında değişen artçı sarsıntılar meydana geldiğini bildirdi.

-Erciş ilçesinde ciddi hasara yol açan depremde Muradiye ilçesinde devlet hastanesi boşaltıldı.

-Türk Kızılayı, Erzurum, Muş ve Elazığ Yerel Afet Müdahale ve lojistik merkezlerinden çok sayıda çadır, battaniye ve gıda malzemesinin bölgeye doğru yola çıkardı.

-Depremin ardından Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ, programlarını yarıda keserek Van'a gitti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Van'da meydana gelen depremle ilgili, ''Biz bölgeye süratle sağlıkla ilgili güçlerimizi intikal ettiriyoruz'' dedi.

-Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) yapılan açıklamada, Van ve ilçelerinde çok kuvvetli hissedilen depremin ilk belirlemelere göre hasar ve can kaybı meydana getirdiği belirtildi.

-Van Ferit Melen Havaalanı'ndaki ulaşımı etkilemediği belirtilen deprem, Bitlis'te de çok sayıda evin, Muş'ta ise iki caminin minareleri yıkılmasına neden oldu.

-Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Van'da meydana gelen deprem nedeniyle il merkezinde 10 bina, Erciş'te 25-30 bina ve 1 öğrenci yurdunun yıkıldığını bildirdi. Bakan Atalay, ''Her türlü imkanlarımız seferber oldu. Olayın büyüklüğünü, hasarın kapsamını verilen bilgiler dışında henüz bilmiyoruz. Ama en azamisini dikkate alarak, kurtarma, yardım, barınma ihtiyaçlarıyla ilgili hizmeti anında ulaştırmak istiyoruz. Bütün acil aramalar 112 ve 155 ile yapılacak'' diye konuştu.

-Ulaştırma Bakanı Yıldırım, ''Deprem dolayısıyla acil yardıma ihtiyacı olan, o bölgedeki vatandaşlarımız, kendilerine ulaşılabilmesi, yardım yapılabilmesi için 112-155'e mesaj atabilirler, arayabilirler'' dedi.

-Ankara Büyükşehir Belediyesi 18 kişilik arama kurtarma ekibini Van'a gönderdi

-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde (YYÜ) eğitime bir hafta ara verildi.

-Genelkurmay Başkanlığının, Van'daki depreme acil müdahale için 3 nakliye uçağını Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) emrine tahsis ettiği bildirildi.

-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Van'daki deprem bölgesine kontrollü olarak elektrik verdiklerini, hastanelerin elektrik ihtiyacını karşıladıklarını bildirdi.

-Kriz masası oluşturulan Erciş'te yaralanan bazı vatandaşlar Ağrı'nın Patnos ilçesinde tedavi altına alındı.

-Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ekiplerinin, deprem bölgesine ulaşmaya başladığı bildirildi.

-Van'a Erzurum, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı'dan ambulans, ambulans helikopter, iş makinesi, arama kurtarma ekipleri ve sağlık görevlileri gönderiliyor

-Bitlis Devlet Hastanesi Başhekimi Tezcan Sezgin, Van'da meydana gelen depremin ardından bazı basın kuruluşlarının Bitlis Devlet Hastanesi'nin hasar gördüğüne dair bilgiler yer aldığını, ancak hastanede durumun normal olduğunu söyledi.

-İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ekipleri, Van'da meydana gelen depremin ardından bölgeye hareket etti.

-Türk Kızılayının gönderdiği yardım malzemeleri bölgeye ulaşmaya başladı.

-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'DAP'' adlı özel uçak ile saat 17.40'ta Van'a hareket etti. Erdoğan ile İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Başbakan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'da aynı uçakla Van'a gitti.

22 Ekim 2011 Cumartesi

Sınır Ötesi Operasyonda 1400 Pkk Militanı Öldürüldü


ÖZEL HABER..

BBC'nin Iraktaki özel temsilcisinin haberine göre Türkiye'nin Hava Harekatı ve Bordo Bereli Özel Timi tarafından Kuzey Irak'ta PKK'nın Kandil ve Hakurk kamplarına yönelik yapılan sınır ötesi operasyonda 1400 PKK militanı öldürüldüğü söylendi. Ak Parti hükümetinin terör ile mücadelede kararlı olduğunu söyleyen BBC muhabiri Thorpe bu operasyolar ile Pkk terörünün biteceğini söyledi. Edinilen bilgiyi bölgesel kürt yönetiminin resmi yazılı yayın kuruluşları tarafından da kabul edildi.

OPERASYONLARDA SON DURUM



TSK Hakkarinin çukurca ve diğer bölgelerinde yaşanan terör saldırıları sonrası, bir çok şehit ve yaralının ardından Hakkari,Şırnak ve çevresinde geniş kapsamlı operasyon başlatmıştır. Bu operasyona Türkiyenin en gözde komando birlikleri olan Özel Harekat ve Komando Taburları olan birçok birlikle adım adım Kuzey Irak'a yürümektedir. Efeler,Roetler,Meteler,Fatihler ve Komando Tugayları operasyondadır. Ülke içinden başlayan operasyonlar Kuzey Irak'ın Metina,Zap,Avaşın,Basyan bölgelerine kadar kademe kademe ilerleyecektir.

Harekatın büyük bölümü yurt içinde


Harekatın büyük bölümü yurt içinde
TSK, Hakkari'de düzenlenen saldırıdan sonra Kuzey Irak'a yönelik başlattığı operasyon hakkında açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, hava destekli kara harekatının büyük bölümünün yurt içinde icra edildiği belirtildi.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle;

1. 20 Ekim 2011 tarihinde yapılan açıklamada, yurt içinde ve yurt dışında beş ayrı noktada 22 tabur ile operasyonların devam ettiği belirtilmiştir. Medya organlarında, bu açıklamamızın yanlış yorumlanarak, yapılan operasyonların tamamının yurt dışına yönelik olduğuna dair yazı ve yorumlara yer verildiği görülmüştür.

2. Kara ve hava operasyonlarının büyük bir bölümü yurt içinde, ağırlıklı olarak Çukurca bölgesinde sürdürülürken Irak Kuzeyinde, sınır ötesinde birkaç noktada kara ve hava harekatına devam edilmektedir.

19 Ekim 2011 Çarşamba

İşte Hakkari Şehitlerinin Kimlikleri


İŞTE HAKKARİ ŞEHİTLERİNİN İSİMLERİ

1- Astsubay Kıdemli Başçavuş İbrahim Geçer - Akşehir - Konya

2- Üsteğmen Murat Bek - Yozgat

3- Er Adem Çolakoğlu - İstanbul

4- Er Koray Özel - Adana

5- Uzman Çavuş Mustafa Aslan - Çorum

6- Er Mesut Cengiz - İskenderun

7- Er Süleyman Kalkan - Isparta

8- Er Birol Elmas - Sakarya

9- Komando Onb. Yavuz Çoban - Aksaray

10- Er Ramazan Akın - Ağrı

11- Fevzi Kazak - Gaziantep

12- Komando Er Mehmet Çetin - Aydın

13- Piyade er Fikret Özel - Samsun

14- Er Yunus Yılmaz - Ankara

15- Uzman Çavuş Reşit Ercan- Elazığ

16- Er Mehmet Ağgedik - Elazığ

17- Piyade Çavuş İdris Çam - Kahramanmaraş

18- Hüseyin Güldal - Kocaeli

19- Piyade Er Ufuk Bozkurt - Kırklareli

20- Piyade Uzman Çavuş Halil Özdoğru - Sinop

21- Asteğmen Bilal Özcan - Bilecik

22- Onbaşı Mesut Kazanç - Erzurum

23- Piyade Er Ahmet Tuncel - Bitlis

24- Piyade Onbaşı Soner Ateşsaçan - Artvin

En çok şehit verdiğimiz dördüncü saldırı



PKK’lı teröristlerin bu gece Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde düzenlediği saldırıda 24 asker şehit düşüp 18 asker yaralanırken, bu saldırı Türkiye’de teröre en fazla şehit verilen çatışmalardan biri oldu. Bingöl’de 24 Mayıs 1993 tarihinde dağıtıma giden sivil kıyafetli ve silahsız 33 asker PKK’lı teröristlerce şehit edilmişti.Terör örgütü PKK’nın bundan önce düzenlediği en fazla şehit verilen saldırı 29 Eylül 1992 gecesi düzenlenmişti. Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Derecik Karakolu’na yapılan saldırıda 28 asker şehit düşmüştü. 15 Mayıs 1992 tarihinde Şırnak’taki Uludere İlçesi Taşdelen Karakolu’na 600 kişilik grupla baskın yapan teröristler 27 eri şehit etmiş, 40 terörist ölü ele geçirilmişti. DHA muhabirlerinin araştırmasına göre, teröre en fazla şehit verilen olaylar şöyle:
Örgütün 1985’ten bu yana gerçekleştirdiği baskınlar ve şehit sayıları şöyle:

25 Ekim 1985-Hakkâri-Serin Karakolu: 9 şehit

4 Ağustos 1991-Şemdinli-Samanlı Karakolu: 10 er şehit, 7 er kaçırıldı, toplam 9 yaralı

10 Eylül 1991-Hakkâri-Çobanpınar karakolu: 6 şehit

7 Ekim 1991-Hakkâri-Taşlıtepe karakolu:11 şehit

25 Ekim 1991-Çukurca’ya bağlı Çınarlı ve Çayırlı köylerindeki jandarma karakollarına 500 kişilik grupla saldırı: 17 er şehit

25 Aralık 1991-Şırnak-Dereler bölgesinde jandarma komando birliğine 250 kişilik grupla saldırı: 2 asteğmen, 1 astsubay, 6 er şehit

15 Mayıs 1992-Şırnak-Taşdelen karakolu 600 kişilik grupla baskın: 27 er şehit, 40 terörist ölü

26 Mayıs 1992-Hakkâri-Üzümlü karakolu: 15 şehit

22 Haziran 1992-Hakkâri-Perihan karakolu: 6 şehit

30 Haziran 1992-Şırnak-Betonpınar karakolu: 8 er şehit, 3 er kaçırıldı

20 Temmuz 1992-Hakkâri-Sivritepe karakolu: 10 şehit

10 ağustos 1992-Siirt-Eruh-Dikboğaz karakolu: 6 er şehit, 9 er yaralı

17 ağustos 1992-Diyarbakır-Tuzla karakolu: 7 er şehit

24 ağustos 1992-Şırnak-Milli karakolu: 3 er şehit

30 ağustos 1992-Şemdinli-Alan karakolu: 20 er şehit

13 Eylül 1992-Şemdinli-Aktütün karakolu: 25 şehit

29 Eylül 1992-Şemdinli-Derecik karakolu: 28 şehit

29 Eylül 1992-Şırnak-Ortaköy karakolu: 4 er şehit

24 Mayıs 1993: Yol kesen PKK'lılar Bingöl'de silahsız 33 askeri şehit etti

2 Temmuz 1993-Şırnak-Çelik karakolu: 16 er şehit

22 Temmuz 1993-Hakkâri-Kısıklı karakolu: 5 şehit

1 ağustos 1993-Hakkâri-serbest karakolu: 10 şehit

10 ağustos 1993-Bingöl-Sancak karakolu: 1 astsubay, 2 er şehit

23 ağustos 1993-Iğdır-Sultantopu karakoluna 200 kişilik grupla baskın: 14 er şehit, 4 er kaçırıldı

25 Eylül 1993-Van-Kanalga karakolu: 12 şehit

23 Ekim 1993-Hakkâri-Kavaklı karakolu: 8 şehit

19 Kasım 1993-Hakkâri-Pirinçeken karakolu: 10 şehit

12 Aralık 1993-Hakkâri-Üzümlü karakolu :7 şehit

29 Aralık 1993-Siirt-Okçular karakolu : 1 astsubay, 4 er şehit

13 ağustos 1994-Hakkâri-Ördekli karakolu :5 şehit

11 Eylül 1994-Hakkâri-Çağlayan karakolu:2 şehit

15 Haziran 1995-Şemdinli-Ortaklar karakolu : 15 şehit

4 Haziran 2007-Tunceli-Pülümür Kocatepe karakolu baskını: 7 şehit

21 Ekim 2007-PKK köprüyü havaya uçurdu, askerlere bomba ve roketatarlarla saldırdı: 12 şehit

10 Mayıs 2008-Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na PKK’lı grup saldırdı: 6 şehit  

19 Haziran 2010 - Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Gediktepe Üst Bölgesi’ne yapılan saldırı sonucu 11 asker şehit oldu, 18 PKK’lı öldürüldü.
14 Temmuz 2011 - Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde askere el bombalarıyla saldırıldı. Pusuda 13 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı, 7 PKK’lı terörist öldürüldü.
17 Ağustos 2011 - Hakkari-Çukurca karayolunun 12 kilometresinde askeri konvoya patlayıcı düzenekleri ile saldırı yapıldı. 4 kez patlayan mayınlarla parçalanan BTR-80 tipi zırhlı personel taşıyıcının içindeki 11 asker ve 1 köy korucusu şehit düştü, 14 asker de yaralandı.

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More